Gewohnheiten

Artikel: die (Tekil hali: die Gewohnheit)

Plural Hali: die Gewohnheiten (alışkanlıklar) – Bu kelime zaten çoğul formdadır.

Gewohnheiten (okunuşu: gı-voon-haytın), düzenli olarak tekrarlanan, öğrenilmiş veya kazanılmış davranış kalıpları, huylar, adetler anlamına gelir. Bir kişinin veya bir grubun sıkça yaptığı şeylerdir. Tekil hali “die Gewohnheit” (alışkanlık) olarak kullanılır.

gewohnheiten için 1 tam eşleşme bulundu:

AlmancaTürTürkçe
die Gewohnheitensubalışkanlıklar

gewohnheiten için 18 benzer sonuç bulundu:

neue Gewohnheitensubyeni alışkanlıklar
stete Gewohnheitensubdaimi alışkanlıklar
gewisse Gewohnheitensubbelli alışkanlıklar
schlimme Gewohnheitensubkötü alışkanlıklar
gesellige Gewohnheitensubhoş alışkanlıklar
tugendhafte Gewohnheitensubmeziyetli alışkanlıklar
lasterhafte Gewohnheitensubkötü alışkanlıklar
herkömmliche Gewohnheitensubeski alışkanlıklar
eingefleischte Gewohnheitensubyerleşmiş alışkanlıklar
Gewohnheiten der Verbrauchersubtüketici alışkanlıkları
überlegte und ausgeglichene Gewohnheitensubdüşünceli ve dengeli alışkanlıklar
Gewohnheiten übernehmenvalışkanlıkları devralmak
seine Gewohnheiten ändernvalışkanlıklarını değiştirmek
schlechte Gewohnheiten ablegenvkötü alışkanlıkları terketmek
sich schlechte Gewohnheiten zulegenvkötü alışkanlıklar edinmek
sich schlechte Gewohnheiten aneignenvkötü alışkanlıklar edinmek
ein Sklave seiner Gewohnheiten seinalışkanlıklarının esiri olmak
alte Gewohnheiten lassen sich schwer überwindeneski alışkanlıklar zor bıraklılır

Gewohnheiten Günlük Kullanım Örnekleri:

  1. Er hat viele schlechte Gewohnheiten.
    (Onun birçok kötü alışkanlığı var.)
  2. Früh aufstehen ist eine gute Gewohnheit.
    (Erken kalkmak iyi bir alışkanlıktır.)
  3. Manche Gewohnheiten sind schwer abzulegen.
    (Bazı alışkanlıkları bırakmak zordur.)
  4. Welche Gewohnheiten möchtest du dir aneignen?
    (Hangi alışkanlıkları edinmek istersin?)
  5. Rauchen ist eine gefährliche Gewohnheit.
    (Sigara içmek tehlikeli bir alışkanlıktır.)
  6. Jedes Land hat seine eigenen Gewohnheiten und Bräuche.
    (Her ülkenin kendi alışkanlıkları ve gelenekleri vardır.)
  7. Sie hat die Gewohnheit, beim Nachdenken mit dem Stift zu spielen.
    (Düşünürken kalemle oynama alışkanlığı var.)
  8. Alte Gewohnheiten kann man nur schwer ändern.
    (Eski alışkanlıkları değiştirmek zordur.)

Gewohnheiten için Bilmem Gerekenler:

Nerelerde Karşımıza Çıkar?

  • Günlük Sohbetlerde: İnsanların yaşam tarzları, rutinleri, iyi veya kötü huyları hakkında konuşurken.
  • Sağlık ve Psikoloji Konularında: Bağımlılıklar, davranış değişiklikleri, kişisel gelişim gibi konularda.
  • Kültürel Tartışmalarda: Farklı toplumların adetleri ve yaşam biçimleri konuşulurken.
  • Edebiyat ve Filmlerde: Karakterlerin özelliklerini tanımlamak için.

Nasıl Cevap Verilmeli / Ne Denmeli? (Bu kelime daha çok bir durum veya davranış hakkında konuşurken kullanılır, doğrudan size yöneltilen bir “vatandaşlık” sorusu gibi değildir. Ancak alışkanlıklar üzerine konuşmalar şöyle gelişebilir):

  • Birisi size alışkanlıklarınız hakkında soru sorabilir:
    • Hast du irgendwelche besonderen Gewohnheiten? (Hiç özel alışkanlıkların var mı?)
    • Was sind deine guten/schlechten Gewohnheiten? (Senin iyi/kötü alışkanlıkların nelerdir?)
  • Cevap verirken örnekler verebilirsiniz:
    • Ja, ich habe die Gewohnheit, jeden Morgen Kaffee zu trinken. (Evet, her sabah kahve içme alışkanlığım var.)
    • Eine meiner schlechten Gewohnheiten ist, dass ich oft zu spät komme. (Kötü alışkanlıklarımdan biri sık sık geç kalmamdır.)
  • Alışkanlıklar hakkında genel ifadeler:
    • Es ist wichtig, gesunde Gewohnheiten zu entwickeln. (Sağlıklı alışkanlıklar geliştirmek önemlidir.)
    • Diese Gewohnheit möchte ich ablegen. (Bu alışkanlığı bırakmak istiyorum.)
    • Das ist bei ihm schon zur Gewohnheit geworden. (Bu onda artık bir alışkanlık haline geldi.)

Eş Anlamlılar (veya yakın anlamlılar):

  • die Angewohnheit (alışkanlık, huy): Genellikle “Gewohnheit” ile benzer anlamda kullanılır, bazen farkında olmadan edinilmiş veya biraz can sıkıcı küçük huylar için de kullanılır. Örnek: Er hat die Angewohnheit, ständig auf sein Handy zu schauen. (Sürekli telefonuna bakma gibi bir huyu var.)
  • die Sitte (adet, gelenek, töre): Daha çok toplumsal, kültürel ve yerleşik alışkanlıklar, gelenekler için kullanılır. Kişisel bir huydan ziyade bir topluluğun benimsediği davranışlardır. Örnek: Es ist eine alte Sitte in diesem Dorf. (Bu, bu köyde eski bir adettir.)
  • die Marotte (acayip huy, tuhaflık, takıntı): Genellikle zararsız ama biraz garip, kendine özgü küçük huylar için kullanılır. Örnek: Jeder hat so seine kleinen Marotten. (Herkesin kendine göre küçük tuhaflıkları vardır.)
  • die Routine (rutin): Düzenli olarak yapılan, belirli bir sıra izleyen işler veya eylemler bütünü. “Gewohnheit” bireysel bir davranış kalıbı iken, “Routine” daha çok bir eylemler dizisidir. Birçok alışkanlık bir rutinin parçası olabilir. Örnek: Meine Morgenroutine besteht aus Duschen, Frühstücken und Zeitunglesen. (Sabah rutinim duş almak, kahvaltı etmek ve gazete okumaktan oluşur.)

Yorum Yap