Almanca “Je … Desto/Umso” kalıbı Türkçe’de “ne kadar … o kadar” anlamına gelir. Cümle kurma ve kullanımı oldukça basittir.
Örnek: Je mehr Brot, desto (umso: bunu da kullanabiliriz) mehr Fleischklößchen. (Ne kadar ekmek, o kadar köfte.)
Daha önce Grundform, Komperativ, Superlativ isminde kıyaslama cümleleri üzerinde durmuştuk. Bu konuda da kıyaslama (Komperativ) var ancak biraz daha farklı bu. Ne demek istiyorum?
Almanca “Je … Desto” veya “Je … Umso” Kalıbı Nedir
Je … Desto veya Je … Umso kalıbı Almanca’da kıyaslama yapmamızı sağlar. Yani bunlarla bir şeyleri kıyaslarız. Je … Desto veya Je … Umso‘nun her ikisinin de anlamları aynıdır. İstediğinizi kullanabilirsiniz. Bu size bağlı. Her ikisinin de anlamı: Ne kadar … o kadar demektir.
Başka bir örnek daha vereyim ve bu bir diyalog olsun:
- Herr Kaya: Hallo Lina. Ich suche Kollegen, die Lust haben, beim Firmenlauf mitzumachen. Du bist doch sportlich. Wie sieht das bei dir aus? (Merhaba Lina. Şirket koşusuna katılmaya hevesli meslektaşlar arıyorum. Sen sportifsindir. Sende durum nasıl görünüyor?)
- Lina: Firmenlauf? Muss man denn da unbedingt joggen? Oder kann man da auch walken? (Şirket koşusu mu? Orada mutlaka tempolu koşmak mı gerekiyor? Yoksa yürüyüş de yapılabiliyor mu?)
- Herr Kaya: Natürlich kannst du beides machen. Aber je schneller, desto besser. Die Läufer des besten Teams gewinnen nämlich einen tollen Preis. (Elbette ikisini de yapabilirsin. Ama ne kadar hızlı, o kadar iyi. Çünkü en iyi takımın koşucuları harika bir ödül kazanıyor.)

Je’nin olduğu cümlede fiil sonda oluyor. Yan cümlelerde ise fiil ikinci pozisyondadır.
“Je … Desto” veya “Je … Umso” Kalıbı Kullanımı ve Örnek Cümleler
Türkçe’deki “Ne kadar ekmek, o kadar köfte.” ifadesini Almanca söylemek istersek bu kalıbı kullanmamız lazım.
İşte bir örnek cümlelerimiz:
- Je größer die Wohnung, desto/umso besser für uns. (Daire ne kadar büyükse bizim için o kadar iyi olur.)
- Je mehr man arbeit, umso müder wird man. (Kişi ne kadar çok çalışırsa o kadar yorgun olacak.)
- Je angenehmer die Arbeitsatmosphäre ist, desto weniger Stress haben die Mitarbeiter und desto besser arbeiten sie. (Çalışma atmosferi ne kadar hoş olursa, çalışanların stresi o kadar az olur ve o kadar iyi çalışırlar.)
- Je gesünder man kocht, desto wohler fühlt man sich nach dem Essen.
(Ne kadar sağlıklı yemek pişirirsen, yemekten sonra kendini o kadar iyi hissedersin.) - Je besser man schläft, desto wahrscheinlicher hat man einen produktiven Tag.
(Ne kadar iyi uyursan, verimli bir gün geçirme olasılığın o kadar artar.) - Je länger man in einem Land lebt, desto mehr versteht man die Kultur.
(Bir ülkede ne kadar uzun yaşarsan, kültürünü o kadar çok anlarsın.) - Je leckerer der Kuchen aussieht, umso lieber möchte man ihn probieren.
(Pasta ne kadar lezzetli görünürse, onu o kadar çok denemek istersin.) - Je salziger das Popcorn ist, desto durstiger wird man im Kino.
(Patlamış mısır ne kadar tuzluysa, sinemada o kadar susamış olursun.) - Je intensiver man eine Fremdsprache übt, umso kräftiger wird das Sprachgefühl.
(Bir yabancı dili ne kadar yoğun çalışırsan, dil hissin o kadar güçlü olur.) - Je stärker der Kaffee ist, desto schwerer fällt es manchen, am Abend einzuschlafen.
(Kahve ne kadar serttse, bazıları için akşam uykuya dalmak o kadar zor olur.)
Yukarıdaki cümlelerde kullandığım Almanca sıfatlar:
gesund: sağlıklı
gesünder: daha sağlıklı
gut: iyi
besser: daha iyi
lang: uzun
länger: daha uzun
lecker: lezzetli
leckerer: daha lezzetli
salzig: tuzlu
salziger: daha tuzlu
intensiv: yoğun
intensiver: daha yoğun
stark: güçlü
stärker: daha güçlü
wohl: iyi
wohler: daha iyi
wahrscheinlich: muhtemel
wahrscheinlicher: daha muhtemel
viel: çok
mehr: daha çok
gern: severek
lieber: daha çok severek
durstig: susamış
durstiger: daha susamış
kräftig: güçlü
kräftiger: daha güçlü
schwer: zor
schwerer: daha zor